"Ulusal Oyunlarımızı Öğrenmek Bir Şeref, Öğretmek İse Kutsallık Kazandırmaktır."K.Atatürk
Dokuma; eğirme veya başka yollarla iplik haline sokulabilir her cins hammaddeden imal edilmiş olan, dokunan, örülen veya bu sistemlerin dışında sadece elyafı birbirine değişik metotlarla tutturarak bir bütün meydana getirme yoluyla elde edilen kumaş, triko, döşemelik, halı, kilim, keçe vb. dir.
Türkler, Anadolu'ya geldiklerinde (M.S. 1071) kendilerinden yüzyıllar önce bu topraklara yerleşen uygarlıkların temelini atmış oldukları ileri seviyede bir dokumacılık bulmuşlardır. 1962 yılında Çatalhöyük kazılarında elde edilen Neolitik devre ait (M.Ö. 6000) dokuma parçaları, Anadolu'da dokumacılık tarihinin çok çok eski olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu olay dünya dokumacılığının başlangıcını, tahminlerin de ötesine götürmektedir. Bugünün Türkiye'sindeki dokumacılık, Orta Asya'dan kalkıp, tarih öncesi Anadolu'sunun gelmiş geçmiş medeniyetleri ile yoğrulan, birbirini kovalayan kuşakları ile dünden bugüne getirdiği bir dokumacılıktır.
Geleneksel el sanatlarımızdan dokumalarımız: 1- Kirkitli 2- Mekikli dokumalar olarak ikiye ayrılır. Bazı düşünürlere göre; elyafın tel tel ayrılması, bükülmesi, ağaç kabuğu elyafının tel tel şekle girmesinden ve eğirme ameliyesi fikrinin de sarmaşık ve benzeri bitkilerin dokunmasın dan, örgü fikrinin ise yine tabiatta olduğu gibi ağaç dallarının, çalıların çaprazvari birbirine geçmeğe çalışmalarından geliştiği ve bu iptidai düşüncelerin tekamülü ile dokumacılık sanatının ilk adımlarının atıldığı belirtilmektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda elde edilen dokuma parçaları bu sahada bizi Neolitik'den çok daha eski devirlere götürecek niteliktedir. 18. yüzyılın sonlarına kadar dokumada yalnızca ağaç tezgah kullanılırken, ilk olarak İngiltere'de Cartwright ile (1785) makineleşme başlamış, gelişmiş ve bugünkü duruma gelmiştir. Kaynak : Resimler ve bilgiler alıntıdır.. (Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Gen.Md.1993) |