Zeybek oyunu, Ege bölgesine has bir oyundur. Ege denilince akla Zeybek gelir. Mert, cesur, atılgan, mazluma dost, haksızlığa düşman olarak tanınırlar. Türk köylüsünün tipik bir örneğidir. Kurtuluş savaşında  gösterdikleri başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün Zeybeklik tarihi bir anı olarak yaşatılmaktadır.

Bölgenin oyun türü Zeybektir. Batı Anadolu'nun hemen hemen her, yerinde ''Zeybek'' türündeki oyunlar,görülür. Zeybek Aydın, Denizli, Muğla, Manisa, İzmir gibi şehirler başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde oynanan bir halk oyunudur. Sadakat, din, kişilik, örf ve adetleri temsil eder.Afyon, Antalya, Isparta, Burdur, Sakarya çizgisinin batı tarafında kalan illerimizde bu tür oyunun büyük etkileri vardır.

Yörede kadınların oynadığı oyunlara ''Kadın Zeybek'', erkeklerin oynadığı oyunlara ''Erkek Zeybek" denilmektedir. Kadınların oynadığı oyunlar erkeklerin oynadığı oyunlara göre daha yürüktür. Erkek oyunlarının yöredeki bir diğer adı da "Ağır Zeybek" tir. Ege nin bir çok yerinde oynanan bu tür oyunların en ağırlarına İzmir, Aydın, Muğla, Manisa illerinde rastlamak mümkündür. Zeybek oyunlarının diğer oyunlara (Bar, Halay, Horon v.b.) göre en büyük özelliği tek olarak serbest oynanmasıdır. Toplu olarak oynanan Zeybek oyunlarında oyuncular arasında  müzik ve ritim hariç hiçbir bağ bulunmaz.  Oyunu oynayan kişi hiçbir kurala bağlı kalmadan tamamen içinden geldiği gibi oynar. Zeybek oyunları toplu olarak oynandığında, yöresel olarak daire formu kullanılır. 

Oyunlara eslik eden müzik aletleri sunlardir :Davul,Zurna,Klarnet,Bağlama,Sipsi ve Kaval

 

KADIN GİYSİLERİ

BAŞA GİYİLENLER

Başta: Alında yedi rengi içeren bir taç yer alır Renklerin anlamları şöyledir Kırmızı: evliliği, siyah: yas, beyaz: genç kızlık, sarı-pembe: sevgiyi, kırmızı-yeşil bir arada olursa; kadının evli olduğunu, beyaz-yeşil:aynı soydan gelen kızları belirler.

Alduvak: Gelinin başında bulunur Al, murada erme anlamındadır.

Abani (Üslük): Parlak sarı renk ipten olup, al duvağın altına örtülür

Başlık: Altın koşarlı terlik giyilir.

Başlıklar üzerine yazma örtülür Yazmanın etrafı oyalarla süslüdür Yüz çevresini çebreleyen kısma boncuk süsler, alınlıklar, çenelikler kullanılır.

Kadın Başı: Kozak başı diye adlandırabileceğimiz bu başta kızlar önce tepelik giyerler Bu tepelik terlik vazifesi görür Tepeliğin üzerine başı çepeçevre saran takke geçirilir Takkenin arkasında iki ucu bağlanmış bir kaskısı vardır Bu kaskı ikili, üçlü, dörtlü olmak üzere örülmüş saçların arkasından geçirilir Böylelikle takkenin öne kayması önlenir Takke kartondan baş ölçülerine göre üç dört parmak eninde yapılır Etrafı,yörede MELKAN denilen Amerikan bezi ile kaplanır Bunun üzeri kreple sarılır Krebin her bir yanı inci boncukla işlenir Başlığın ön kısmı kat kat altınla iki sıra işlenir Üzerine ikili, üçlü iğnelerle taç şeklinde süslenir Tepeden çeneye, çeneden tepeye yaşmak denilen bir örtü bağlanır Buna KAYNANA GEMİ denir Ayrıca SAKADIRAK da denir. Daha sonra alından arkaya kefiye bağlanır Buna KUSGUN çekimi denir En son değirmi yapılıp takkenin üzerinden çene altına geçirilir yanakta tutturulur.

SIRTA GİYİLENLER

Göynek: Sarı ve beyaz renk el dokuması bezdendir Ön kısmının orta yerine dikey şekilde gömleğin belinden etek ucuna kadar tek bir parça işleme tıpkı parçalık gibi dikilir Göynek paçalık işlemeleri üstüne kadar inerEtek uçları, kenarları, kolağızları, yaka kenarları işlidir Göğüs kısmının işli olduğu da görülebilir Sarı, yeşil, beyaz, mor renktedir.

Göğüslük: Bu giyim parçası genellikle kırmızı ve yeşilden hazırlanır Dört ucundan bağcıklarla arkaya bağlanır Ustufa kumaşından yapılır Bağcıklarla boyuna ve bele bağlanır Ayaklık: Buna şalvar da denilir İşlemelidir Kalça altına işlemeli uçkurla bağlanır Ayak bileğine kadar iner Köncek: Ayağa giyilen bir çeşit şalvardır Kalça altına ince uçkurla tutturulur Buna bazı köylerde ayaklık da derler Beyaz pamuklu veya ince yün karışımı dokumadan yapılır Könceğin her iki parçasının yanlarına, işlemeli birer parçacık otutturulur.

 

Cepken: Üç eteğin üzerine giyilir Beyaz çizgili mor renkli çitare kumaştan yapılan cepkenin önü açık ve kolları uzundur.

Üç Etek: Kutnu, çitari diye adlandırılan kumaşlardan yapılır Astarı sarı bez dokumadır Üç eteklere, kaynak işlemeli ulama, çiçekli hare, çiçekli telli hare vb adlar verilir Göyneğin üstüne giyilir Eflatun renkli beyaz çizgili çitare kumaştan yapılır Üç eteğin üzeri çiçekli hare, sırmalı hare, çiçekli telli hare gibi çeşitli kasnak işlemelerle donatılmıştır Arkalaç: Para ve boncuklarla süslüdür Bele bağlanır Üçgen biçiminde arkadan aşağıya sallanır.

Kemer: Belde, üzeri kabaralarla süslü kemer vardır Üç parçalı olan toka üzerinde kırmızı yeşil renkli taşlar yer alır Gümüş kemeri oğlan evi kız evine gönderir Gelin olduğu gün gelinin beline takılır.

Önlük: Kırmızı yün el dokumasıdır Bele bağlanır ve dört köşe şeklinde öne sallandırılırYağlık da denilen önlük bir bağ ile bele bağlı olup önü kapatır Çok renkli yün iplikten dokunmuş zeminde bordo renk hakimdir.

Libade: Cepken üzerine giyilir Mor kadife üzerine sırma sim üzerine yaprak ve çiçek motifleriyle süslüdür Önü açıktır Kesik yelek de denir.

Örme Kuşak: Alın çekisi gibi yedi renkli iplikten örülmüş olup, gelinin belinde bulunur Uç kısmı püsküllüdür Bu kuşağı geline babası alır.

Bel Bağı:İki üç metre uzunluktadır Kuşak üzerine mavi boncuklar, püskül, çılkak bulunur.

Deyre: Bu giyim parçası, bildiğimiz üç eteğin özel süslenmiş bir tipidir Genellikle kutnu altı parmak, çitari, yılan dili diye adlandırılan kumaşlardan olur Giysinin arka etek kenarları ve ön parçalarının iki uçları sarı ve mavi bezlerle “kertme” adı verilen teknikle süslenmiştir.

Öngerge: Öne konan önlüğe bu ad verilir Bunun zemini yünden el dokumasıdır Kertmeli işlemecilik yapılmıştır Bu giysi parçasının üzerine sedef düğmeler dikilir Sedef boncuk ya da parlak boncuklarla kullanılabilir Bu tip önlüğe “kertmeli önlük” de denir.

Bel Bağı (Çılkaklı Kuşak): Bu giyim parçası önlük bağı ve çılkaklı kuşak, kemerbest diye de adlandırılır İki metre kadar uzunluktaki ve iki parmak genişliğindeki bel bağının her iki ucu rengarenk (sarı-yeşil-kırmızı-açık mavi) püsküllerle, yün ipliğinden dokunmuş, ayrıca boncuklarla bezenmiştir Öngerge bel bağına tutturulur Kuşağın uçlarında ikişer adet mavi boncuklu altı adet püskül bulunur.

Çitari: 1- Altta çizgili kumaştan ipekli dokumadan geniş şalvar 2- İçte bürümcük gömlek 3- Şalvarın kumaşından yapılma üç etek 4- Üç eteğin üstüne giyilen bazı köylerde üç etek kumaşından, bazı yörelerde kadifeden yapılma üstü sim işlemeli sırma cepken 5- Kilim dokuma önlük 6- Kilim dokuma arkalık 7- Başta tepelik, oyalı yazma ve çeki.

Canfes: 1- Altta, kadifeden yapılmış ibrişim ipliği ile işlenmiş geniş şalvar 2- Üstte, beli dar yakalı şalvar gibi işlenmiş kadife cepken 3- Belde gümüş kemer 4- Ayakta kadifeden yapılmış pantufla tabir edilen terlik 5- Başta oyalı krep Ağır Esvap: 1- Altta kadifeden yapılma sırma ile işlenmiş bol şalvar 2- İçte kanaviçe işli iç gömleği 3- Üstte kadifeden yapılmış, sırma ile işlenmiş üç etek 4- Belde gümüş kemer 5- Başta gümüş tepelik 6- Tepeliğin üstünde dantelli tül örtü 7- Ayakta sırmalı terlik.

Sırmalı: 1- Altta, çizgili ipekli kumaştan yapılma kaytan işlemeli bol şalvar 2- Üstte, şalvarın kumaşından yapılma kaytan işleme üç etek 3- Belde, kenarları sırma saçaklı ipekli kumaştan önlük ve arkalık 4- Üç eteğin üstünde kadifeden yapılma sırma işli cepken 5- Önlüğün üstüne genişçe takılan yağlık 6- Ayakta, dana derisi sivri burun çizme 7- Başta tepelik (pul veya para takılı) 8- Tepeliğin üstünde pul işlemeli krep.

Saç Şekilleri Gelin saçları kırk veya oniki belik olarak örülür Takılar Sakıdırak: Çene altından başa bağlanan pul ve boncuk dizili süs takısıdır.

Mangırlar: Gelinin alnında yirmi sekiz veya otuz iki adet küçük altın dizilidir.

AYAĞA GİYİLENLER

Çorap: Yünden,şişle örülme ve renklidir.

Sarı Çizme: Saren deri denilen keçi derisinden yapılır Göğe bakan papuç da denilir Sarının çeşitli tonlarında yapılır Yörük çizmesinden farklı olarak yanlarına çiçek motifleri işlenir ve kaytanla süslenir. Ayağa giyilen kösele taban üzerine sarı meşinin dikilmesi ile yapılmıştır Burnu yukarıya doğru kıvrıktır Goncu yerden 16 cm yüksektedir Çizme içine çeşitli renkte Türk motifleri ile işlemeli yün çorap giyilir.

ERKEK GİYSİLERİ

BAŞA GİYİLENLER

Fes: Başa kalıpsız fes giyerler Fesin etrafına çeşitli renkte iğne oyası işlenmiş, kenarları at kılı ile geçilmiş, dağ çiçeği motifli, yemeni (yazma) sararlar Fesin yanında ağırlığı 100 dirhem olan püskül sallanır.

SIRTA GİYİLENLER

Bürümcek: Gövdeye, en içe şile bezinden dokunmuş bürümcek giyerler.

Mintan: Bürümceğin üzerine elde dokunmuş mintan giyilir Mintan hakim yakalı ve düz çizgilidir.

Kuşak: Zeybek,beline küçük bir yastık üzerine şal kuşak, bunun da üzerine trablus kuşak sarar. Bu kuşak beli kalın bir şekilde kalça hizasına kadar sarar Belde ayrıca en üste deriden yapılmış silahlık kuşanılır Bu silahlık yedi gözlü olup, her gözünde zeybeğin ihtiyacı olan aletleri tütün tabakası vb gibi eşyalarını saklamasına yarar Silahlığın üzerine kıldan dokunmuş kolon dolanır.

Camadan: Kırmızı beyaz ve mor çizgili işlemeli cepken giyilir.

Sallama: En üste giyilen parça sallamadır Sallamanın kolları olmayıp, arkadan kolların yanından parçalar sarkar Camadanla aynı renkte kalataban ve kaytan işlemelidir.

Potur: Zeybekler alta yanları yine kaytan işli potur giyerler Potur dizlere kadar uzanır Camadan ve sallama ile aynı kumaştandır İşlemeli ağı bulunur Ayrıca dizlik takarlar Kasığa uçkurla bağlıdır.

Fermene: Buna kesik yelek de denir Değrenin üstüne bu kısa yelek giyilir Eskiden fermene çuhadan ve yün dokumadan yapılırmış.

Trablus Kuşak: İpekli kumaştan trablus kuşak sarılır Trablus kuşak üzerine silahlık kuşatılmıştır Bele arkadan sıkı sıkıya bağlıdır Çok geniş kalın bir deriden olup beş gözlüdür Birinci gözde çakı ve kav, ikincisinde çakmaklı ve kuburlu bir tabanca, üçüncüsünde kulaklı ve yatağan biçimli kasatura, dördüncüde maşa ve beşinci gözde ise kadifeden tütün kesesi ile meşinden kavcalık bulunur Silahlığın etrafını renkli yünden dokunmuş bir kolon sarmakta ve onun üzerinede işlemeli çevre sarkıtılmış olarak bulunur.

AYAĞA GİYİLENLER

Körüklü Çizme: Ayaklarına körüklü çizme veya tozluk altına yemeni giyerler.

Çorap: Genellikle beyaz yündendir Üzerine renkli yünlerle geleneksel motifler işlenmiştir.

Aksesuvar Katıklık (Kütüklük): İki üç gümüş kutu olup silahlık üstüne kuşanılır, fişeklik olup arka ve yanlara sarkıtılır.

Hamaylı: Gümüşten küçük bir kutu olup kayışla sarılı olarak sağ koltuk altında yerini alır İçinde enam, mektup ve haberleşme belgeleri bulunur.

Pazubent (Pazvant): Sağ pazuya takılan gümüş işlemeli, üç beş parçadan oluşmuştur Kadınların zeybek kıyafeti çiçekli başlık, ulada, gömlek, cepken, üç etek, şalvar, yağlık, çorap ve ayakkabıdan oluşurken, Erkeklerde bunlardan farklı olarak fes, oya, çuka camadan ve sallama, çuka potur, gümüş köstek, dolgu kuşak, horasani şal kuşak, kayış, kemer, silahlık, kütüklük, gubur (yani tabanca), kulaklı kama, çevre, körüklü çizme ve tozluk bulunur.

Zeybek Sözü ve Kökeni Zeybek sözcüğünün kökeni hakkında bugüne kadar çok çeşitli ve birbirinden farklı görüşler ortaya atılmıştır. Halikarnas Balıkçısı Zeybek Sözcüğünü Mitolojiye şu şekilde dayandırıyor; ''Homeros bu sözü ''olaks'' diye Omeqa ile yazar. Omeqa ise, ona tanrıçanın ilkbaharda doğurduğu yumurtasının, ilkbaharda bölünerek iki ayrı "o" olmasıdır. Ayrılan bu yumurtalardan tüm yaratıklar ve bitkiler çıkmıştır. Böylece de ''Obekkos'', ''Tobekkos'' ve ''İbakki'' sözleri ''Zeybek'' olmuştur. Mahmut Ragıp Gazimihal, sözün Grekler tarafından kullanıldığını da belirtiyor. ''Yunanca'da ''b'' sesi olmadığı için, onların dilinde Sayvakikos , Zaypapikos şeklinde Rodos 'ta ise Turkikos'un aynı anlamda kullanıldığı ve kelimelerin aslının Saybak olup bizde kelimenin incelenip ve özleşerek Zeybek haline geldiği de açıklanır. Divanı Lügatı Türk'te Zeybek hakkında şu bilgiler verilmiştir: Divanı Lügatı Türk, Cilt I, sayfa 333 de Bekneg kelimesindeki Bek sözünün sağlam olduğu yazılmaktadır. Yine Divanı Lügatı Türk, cilt III. Sayfa 154 de Sağ sözünün Zeybeklik, anlayışlılık anlamında olduğu kaydedilmektedir. Divanı Lügatı Türk, Cilt I. S. 80'de s harfinin bazen Türk dilinde z okunduğu söylenmektedir. Zeybek sözünde sağlam anlamında bir (Bek) sözünün bulunması anlamı olan sağlam sözünü doğrulayacak ek ad olması şarttır. Bek sözcüğü bir insan için kullanıldığına göre ek sözü, insanın niteliğini iyi yönünden anlatan söz, olması gerekir. Yani Bek sözü ile ancak anlayışlılık ve akıllılık anlatan Zag sözü ile birleşik ad olabilir ve şeklini alır. Bunu Türk dilinin yapısı zorunlu kılmaktadır. Türkçemiz ses uyumu kuralı burada da, karşımıza çıkmaktadır. Başta gelen kalın fakat hafif sesli hece, sonda gelen ince fakat sert heceye uydurularak okunur, kuralına göre Zag hecesi kendisinden sonra gelen sert, ince Bek hecesine uydurulmuş, Zeg olmuş Bek ile beraber anlayışlı, akıllı, sağlam, zeybek olarak Avrupa tarih kitaplarına geçmiş ve çağımıza değil Bozdağ, Dalgalı dağ köylerinde yaşamıştır. Efe Sözü ve Kökeni Efe sözü Rumca 'dan alınan "Efendi" sözünün kısaltılması sonucu geldiğini savunanlar olmakla birlikte "Efe" kelimesi efendinin tam karşılığı değildir. Efe genç, diğer anlamda delikanlı demektir. Örnegin; Efendimiz Sultan Alayhi Vesselam denir, Efemiz denmez. Efendi Bizans dilinde sahip, okuma-yazma bilir demektir. Hoca Efendi, Kalem Efendisi, Hoca Efe, Kalem Efesi denmez. Fakat Efelerin Efesi denir (silah taşır yiğit). "Efe'' sözcüğü "EFEB" den gelir. Efeb; genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit demektir. Efeb teşkilatı Yunanistan'dan önce Anadolu da kurulmuştur. Bunlar tıpkı Zeybekler gibi dağ başında talim ederler ve daha sonra kente gelerek tiyatroda silah oyunları yaparlardı. Tiyatro yuvarlak olduğu için dansları da daireseldi. Bu dans aynı zamanda dinseldi. Celal Esad Arseven tarafından düzenlenen Sanat Ansiklopedisinde ''Eskiden asayişin korunmasına memur hafif silahlı bir sınıf askere verilen addır." Selçuklular zamanında Aydın ve Teke taraflarında böyle bir askeri sınıf oluşturulmuştu ki bunlara Efe denirdi.   Efe-Zeybek ve Kızan Arasındaki Bağıntı Efe, Zeybek gruplarının başıdır. Zeybekler arasında kahramanlık yapmış cesur ve mert kişiler arasından seçilir. Efe olmak için Zeybekler arasında yaşça büyük olmak önemli değildir. Zeybek, Kızanlara göre daha çok kahramanlık yapmış cesur kişilerdir. Zeybekler efenin Emriyle kızanları yetiştirirler. Zeybekler, efelerin yanında birer kol beyi görevi görürlerdi. Zeybekler iyi silah kullanan cesur kişilerdir. Zeybeklerin maiyetindeki gençlere ''Kızan'' denilir. Kızan çocuk anlamına gelse gerek. Çünkü Anadolu'da kimi oyunlarda kızlar delikanlı, delikanlılar da kız giysilerini giyerler. Kızan belki de önceleri başka anlam taşırdı.

Günümüzde akıllarda kalan bazı Efeler ve Zeybekler şunlardır; Çakıcı Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Çakırcalı Efe, Saçlı Efe, Mestan Efe, Gökçen Efe, Sarı Zeybek, Kamalı Zeybek, Pepe Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Demirci Mehmet Efe.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Ahmet Şenol MEB Türk Halk Oyunları Giysileri -1999 Ankara

 

Yörelerimiz

Edirne Yöresi Dinar Yöresi Bolu Yöresi Silifke Yöresi Karadeniz Yöresi Adıyaman Yöresi Gaziantep Yöresi Kars Yöresi Bingöl Yöresi Bitlis Yöresi
 

"Ulusal Oyunlarımızı Öğrenmek Bir Şeref,Öğretmek İse Kutsallık Kazandırmaktır." Mustafa Kemal Atatürk

Halk oyunları bir bakış, duruş, gülüş, ağır ama anlamlı bir kımıldanma, mutlulukla hareketli bir sıçrama; coşkuyla sesleniş, derin bir hüzünle susuştur.Anadolu insanı oyun oynamaya başlayınca kendinden geçer, bedenini duygularının seline bırakır ve iç huzura yönelir. Anadolu insanı, davulun sesini, yüreğinin çarpıntısında duyar, zurnanın nağmesini gönlünün sesiyle birleştirir, coşar, eğlenir, eğlendirir.Harman yerinde berekete şükür duasıdır.Halk oyunları, köy meclislerinde zaman seline yoldaştır.Düğünlerde gelinin ağıtı, güveyinin heyecanıdır. Bir başkadır halk oyunlarımız..