Halk oyunları bakımından Horon
yöresındedir.Karadeniz’in bu şirin
kentinde danslar kadın ve erkekler tarafından ayrı ayrı
yada birlikte icra edilir.Erkek danslarındaki
hareketli,sert figürler kadın danslarında aynı
hareketlilikte fakat daha yumuşaktır.
Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde
yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar.
Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır. Öte yandan
bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli
dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız
özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren
insanların tipik, yöreye özgü Folkloru ve Halk Oyunları
da böylece oluşur. Dogu Karadeniz yöresindeki oyunların
özgün çalgısı kemençedir. Ancak horonlar açık yerlerde
ve köy meydanlarıda cura, davul ve zurna ile
oynanmaktadır. Oyuncuların birbirine tutunarak dizi
biçiminde ve disiplinli bir şekilde oynadıkları
horonların bazıları türkülüdür. Horonlar açık havada,
dügünlerde 20-30 kişi çember şeklinde tutunarak oynanır.
Çemberin içinde bulunan kemençeci aynı, zamanda horonu
yönetir. Horon genellikle davul, zurna, kemençe veya az
da olsa kaval eşliğinde insanların kol kola tutuşarak
sağa doğru hareket etmek suretiyle, çalgı aletlerinin
ritmine uyularak dizlerin gevşeyip toplanmasıyla
oluşturulan kıvrak ve canlı hareketler topluluğu sonucu
meydana gelir. "Horon tepme" şeklinde konuşulur. Komutla
oynandığı gibi kız (bayan) horonlarında komuta bağlı
kalınmadanda oynanır. Kasaba ve şehirlerde oynanan
horonlar kopmadan sürdürülen bir bütün, birbirine
baglanarak oynanan bir potpuri gibidir. Yörede kız ve
erkekler horonları bir arada oynadıkları gibi ayrı
gruplar halinde de sürdürebilirler.
Horonların Oynandığı Yerler Ve
Etkilendiği Unsurlar:
Horonun atik, kıvrak ve
çabuk hareketleri, suyun kaynaması hamsinin kıvrak hareketleri insanlarının
atik ve çevik olduğunu anımsatır. Kızlı erkekli olduğu gibi sade kız; sade
erkeklerce de oynanabilir. Kız ve erkek horonları oynanırken becerikli ve
gönüllü kişilerce mahalli türkü eşliğinde de oynanabilir.Horonlar neşeli
zamanlarda; Bayram, düğün, dernek, askere uğurlama ve arkadaşlar arasında
düzenlenen eğlencelerde oynanır. Yürekleri dolduran coşkular, sevinçler
buralarda horona dönüşür. Nerede bir durak, bir oturak yeri varsa orası
''HORONDÜZÜ'' dür. üstünde horon oynanmayan tek bir düzlük yoktur
Karadeniz'de...Horon Karadenizin soluk alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır.
Horon doğa ile insanın elele, kol kola şahlanışıdır. Karadeniz'e özgü
horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır. Horonda görülen
öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile
çapa yapılması gibidir. Horoncuların el tutması ve hamle yapmaları ile
belcilerin ''VOL ATMA'' hamleleri aynıdır. Karadeniz'de yalnız başına iş
yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini,
birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır. Doğa yapısının sert ve
dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze
çarpar.Bayanlar, zaten folklorik kıyafet giyen giysilerle erkekler de ise
beyaz gömlek üzerine siyah veya lacivert yelek ve pantolon beyaz çorap siyah
ayakkabı giydikleri bunları tabanca ve köstekli saatle süslenerek oluşan
görüntüler hakimdir.
Horonlar Üç Bölümden Oluşur:
1. DÜZ HORON
BÖLÜMÜ: Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. Bundan ötürü
oyunun bu bölümüne ''ağır horon bölümü'' de denir. Oyun halkası saat
ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur.
Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve
hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar.
Gelen komutla ''yenlik yenlik'' ''alaşağı'' ya da ''ufak ufak'' diğer
oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme
de geçilir.
2. YENLİK BÖLÜMÜ: Kollar
aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir.
Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye,
yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu
çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz
daha hızlıdır. Komutçudan gelen ''alaşağa'', ''aloğlum'', ''kimola'',
''taktum'', ''yıkoğlum'' veya ''ıslık'' şeklinde gelen komutla sert bölüme
geçilir.
3. SERT BÖLÜMÜ: Diğer
bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha
seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça
yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür.
Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.
OYUN ÇEŞİTLERİ:
Horon Kurma, Siksara,
Kozangel, Eskiya Horonu, Biçak Oyunu, Hissa, Sis Dagi, Sallama'lar ve
Karşılama
Oyunlara eşlik eden müzik aletleri şunlardır:
Kemençe,Davul,Cura
KADIN GİYSİLERİ
BAŞA GİYİLENLER
Yaşmak:
Sade ve desenli etrafi
pullu örtülerdir. Yaşmağın püsküllüsünü
nişanlı kızlar
ve yeni gelinler takarlar. Şalpazan ve
Tonya taraflarında üst üste iki örtü
sarılmaktadır.
Kukul:
Tepelik ve üstünlük diye de
bilinir.Siyah renkli ve kenarlan çiçek
desenli
ve yaşmaktaki işlemelerle süslü olup
yaşmağın küçüğüdür. Yaşmağın üzerine
sarılır. Kukul
sarı olunca yaşmak siyah olmalıdır.
Çömber:
Kenarlan dallı ve sade olan
comber siyah tülbenttendir.Genellikle
yaşlı
kadınlar bağlar.Boğaz altından doğru
bağlanan çömberin altına, gençlerdeki
kukul yerine
gelen ve soğuktan korunmak için, başı
iyice saran bir beyaz ve sade yazma
vardır.Buna
yörede sarma denir. Çömbere ve yaşmağa
genel olarak baş örtüsü de denir.
SIRTA
GİYİLENLER
Gömlek:
Genellikle beyaz patiskadan ve ipekliden
yapılma, önü oyalı ve yuvarlak
dik yakalı bir çeşit gömlek
giyerler. Bu gömleğin ön tarafı robalı
olup siyah düğmelidir
İşlik:
Gömleğin üzerine ve gündelik
olarak siyah ipekli kumaştan önü ve
omuzlan
robalı, robaları mavi ve kırmızı
şeritlerle işli, önü çiçek desenleriyle
süslü, Türk motifleri
ile işlemeli bir çeşit gömlektir.
Kolçakli İşlik:
Gömleğin üzerine giyilen bir çeşit
cepkendir. Bu cepken fistan giyildiğinde
üzerine giyilir. Çeşitli göz alıcı
renklerden olup, uzun kolludur.Ön
cephesi,
omuzları bilekleri ve
dirsekleri
genellikle siyah renkli manşetlidir.Bu
manşetlerin üzeri
Türk motifleri ile süslüdür.Kuşak ve
peştemalın üzerine serbestçe bırakılan,
kolçaklı işlik
bir salto çeşitidir.
Fistan:
Oldukça uzun ve bolca
dikilmiş bir entaridir.Dizlere kadar
inen ve dizlerden farbelalı olan fistan,
mavi, pembe ve al renklerden oluşan,
pazen ve basmadan dikilir.İşlemeli
ve işlemesiz olarak giyilir.Genç kızlar
ve kadınlar üzerine yelek ve kolçaklı
işlik giyerler.
Yaşlılar ise "übade" denen bir
nevi cepken giyerler.
Yelek:
Fistanın üzerine çeşitli
renklerde kumaşlardan yapılma, önü açık
ve kolsuz, işlemeli bir cepkendir.
Libade:
Yaşlı kadınların fistan
üzerine giydiği, kollu ve işlemesiz,
koyu renkli bir
yelektir.Kolçaklı işliğin sadesidir.
Yünlü kumaş ve kalın pamukludan yapılır.
Şalvar:
Dizin hemen altına kadar
inen sade ve desenli, ince çiçekli
bezlerden dikilir.Entari
uzunluğunda bir dondur.
Etek:
Dizlere kadar iner.Uçları
farbelalıdır.Çiçekli basmadan ve
pamukludan yapılma, çeşitli
renklidir.Şalvarın
hemen üstüne giyilir.
Fistan giyildiğinde pek giyilmez.
Peştemal:
Kuşağın ve fistanın veya
eteğin üzerine, bele bağlanan yöresel
önlüktür.Beyaz,
kırmızı enlice çizgili ve kolanlı
bir
giysidir.
Kuşak (Lahori): Yörede şaldan yapılan kuşakla fistan
veya eteğin üzerine belden
bağlanır.Yün
olan bu kuşaklardan
başka, kenarları kaytanlarla süslü ve
oldukça püsküllü
olan bir çeşiti daha var ki, buna
"lahori" denir.
Kolon: Yassı ve enlice bağ. Kalın yünden dokunur.Kaytandan daha incedir.
AYAĞA GİYİLENLER
Çorap:
Yörede kadınlar ellerinde,
yöresel özellikte çeşitli renklerde
yünden çorap örerek ayaklarına
giyerler.Bu çoraplara "alacalı çorap”ta
denir.
Tozluk:
Alacalı çorabın bacağı
kapatmadığı yere ve diz kapağında kalan
şalvarın altında kalan kısmı kapatmak
için yünden, elde örme beyaz renkli bir
kalçında denilen
tozluk giyilir.
Çarık:
Yöreye özgü bir işle
yapılan çarıklar giyilir.Yemeni veya
çapula da giyilmektedir.
TAKILAR
Kaytan:
Bele, peştemalin üzerine
bağlanan kaytan yünden el tezgahında
dokuma
2-3 cm eninde çeşitli desenlerle süslü
ve uçlarından püsküllüdür. Kuşakların
kenarlarına
süs olarak dikilir.
Boncuk ve Lira:
Yörede boğaza liralarla birlikte ince
sayılabilecek ve çeşitli göz
alıcı renklerde boncuk bağlarlar.
AKSESUAR
Muska-Hamayıl:
Boğazlarına kadife kumaşlardan
ellerinde yapma ve ince boncuk süslü
muska ve hamayiller asarlar.
ERKEK GİYSİLERİ
BAŞA GİYİLENLER
Başlık (Kabalak): Kukulata ve kara puşu olarak
adlandırılır.Üstü papak gibi olan
başlığın kulaklara gelecek şekilde uzun
uçları vardır. Bu uçlar özel bir şekilde
düğümlenerek
bağlanır. Papak kısmının ortası öne
doğru Türk motifleri ile kaytan
işlemelidir. Tepesinde
püskül bulunur. Kulaklar yönünde uzanan
uzun uçların kenarlan da kalın kaytanla
süslüdür.
SIRTA
GİYİLENLER
Gömlek (İşlik): Mintan da denilen gömleğin beyaz
ipekliden olması tercih edilir.Yakası
dik manşetlidir.Yaka önden ya da sol
yandan açmalı ve düğmelidir. Düğmeler siyah,
gömlek bol ve esnek olmalıdır.
Yelek:
Zıbın veya zibun da denilen
yelek, gömleğin üzerine, cepkenin altına
giyilir.
Sol omuzdan ve önden aşağı doğru bol
miktarda düğmelidir, astarlıdır. Yakası
ve ön
kısmında kenarları kaytanlarla işlidir.
Kolların alt kısmında cepleri vardır
Yelek de başlığın
yapıldığı kumaştan yapılır.
Cepken (Aba):
Yeleğin üzerine giyilen kollu bir
abadır. yakasız bir ceket şeklindeki
abaya "kaput”da denir. Cepken
oyun sırasında giyilmez.
Zıpka (Zivga):
Zivgaya laz donu da denir. Bacakları dar
ve vücuda yapışık şekilde
yapılan, arkası körüklü bir çeşit
şalvardır. Bacakların ön ve arkası ile
diğer ek yerleri
kaytanlarla işlidir. Bele uçlarla
bağlanır. Zıpka da yeleğin
kumaşındandır.
AYAĞA
GİYİLENLER
Çizme: Yörede sapuk veya salenk olarak da
adlandırılır. Mes anlamına gelen uzun
konçlu bir kundura çeşididir. Uçları
hafif kıvrık ve körüklüdür.
Çapula:
Demir ökçeli ve alt kısmı
demir puntalı kunduradır. Horoncular pek
giymezler, giyilirse konçla
giyilmelidir.
Çoraplar:
Renkli ve örmedir.
AKSESUAR
Kemer: Siyah deriden yapılan kemerin
aşağıya doğru sarkan parçalan vardır.Uzanan
parçalar güçlülüğü sembolize eder.
Kemerde bulunan kayış gözlere ve kemere
silah, bıçak, av malzemeleri ve kapkacak
alınır. Buna çerkez kemeri de
denir.Yağdanlık ve kav
torbasında asılı bulunduğu kemer, bele
yeleğinüzerine gelecek şekilde
bağlanır.
Hamayil:
Gümüşten yapılma, sigara
tabakası büyüklüğünde zarif ve süslü
kutudur.Üzerindeki
işlemeler,tarihi camii ve padişah
armasıdır.
Muska:
Boyuna gümüş zincirle
asılır.
Köstek:
Sol cebe konulan saate
bağlanan, çok sayıda ince gümüş
zincirlerden oluşur.
Yağdanlık:
Silahı yağlamak için kemere
asılan ve içinde yağ bulunan bir
kutudur.
Kav Torbası:
Sigara ve gerektiğinde ateş yapmak
için içine kav, çakmak taşı ve pamuk
ve çakmak konan meşin bir torbadan
ibarettir.
Bıçak:
Siyah meşin kaplı bir kına konur.
Tabanca:
Kemere sağdan asılır.